Tedirgin uyanıyor. Gözlerini açmadan ‘Biraz daha uyusam mı?’ diye düşünüyor. Yok, uykusu bitmiş. Yatağın sağında uyumaya devam eden sevgilisine sokuluyor, usulca sarılıyor. Ensesini öpüyor ve kızı kendine doğru çekiyor. Bir gariplik var. Kız vücudunu yaklaştırmıyor. Sevişme talebine olumsuz yanıt vermiş oluyor, ilk kez. Bir buçuk yıldır ilk kez. Alper şaşkın, derin bir nefes alıp, öfkeden çok bıkkınlıkla soluna dönüyor. “Aman Nergis ya! Dün geceki ‘İzlenecek filmi neden hep sen seçiyorsun!’ kavgasına devam mı ediyorsun?” “Neyse ne! Oğlum Alper, bugün pazar, kalk güzel bir kahvaltı hazırla, tüm sorunlar unutulsun. Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı diyen koca şair yanılıyor olamaz ya!”
“Aşkım, hadi, kalk artık, bak mis gibi sucuk yumurta yaptım sana.”
“Eeee? Madalya mı istiyorsun?”
Alper hâlâ şaşkın. Bu aksi tavırlara, soğuk cevaplara alışkın değil.
“Sevgilim kötü bir rüya falan mı gördün? Hadi gel, masada anlatırsın.”
Geriniyor Nergis yatakta.
“Demek bana sucuklu yumurta yaptın. Ne hoş!”
Sesindeki alay dağları aşıyor.
“Canım, ne oldu? Anlatmak ister misin?”
“Bir şey mi olması gerekiyor Alper? Bir sabah da senden daha fazla uyumak isteyemez miyim?”
Yok, yok bu kızda bugün bir haller var. Muayyen günü mü yaklaşıyor? Yo, üç gün önce bitti. Ben uyurken telefonuma bakıp, o tanışma uygulamalarında yediğim bokları mı öğrendi? Sanmam. Neyse, birazdan dökülür nasıl olsa. Sakin ol oğlum, kadın milleti.
Kafası karışmış halde yatağın ucuna ilişiyor. Başlıyor Nergis’in ayaklarına masaj yapmaya. Ne kadar kızgın olursa olsun buna dayanamaz. Hızla çekiyor ayaklarını kız.
“Yeter! Sucuklu yumurta istemiyorum Kahvaltı istemiyorum. Masaj istemiyorum.”
İyice serseme dönüyor Alper. Bağırıp çağırıp üste mi çıksa? O zaman evden gitmek lazım. Nereye gidecek? Anneme giderim, seni özledim derim, nasıl olsa memnun olur, sorgulamaz. Peki bu kızın derdi ne sabah sabah?
Kalkıyor yataktan Alper.
“Sevgilim, konuşalım mı biraz?”
“Sevgilin? Demek ben senin sevgilinim? Peki konuşalım.”
Yemek masasında karşılıklı otuyorlar bir süre. Alper’e saatler kadar uzun gelen beş dakika boyunca sürüyor sessizlik.
“Yumurtayı neden sucuklu yaptın Alper?”
Tuzak soru. Kesin tuzak. Sus oğlum. Düşme.
………….
“Evet? Neden?”
Bir şeyler söylemek lazım. “Iıı, kahvaltıda yeriz diye işte. Türk’üz biz, kahvaltıda yumurta severiz, falan, öyle değil mi? ”
“Evet, katılıyorum. Neden peynirli omlet değil?”
‘Off Nergis ya, amma da uzattın,’ denmez tabii, belli ki bir derdi var. “Öyle seviyoruz.”
“Biz değil Alpercim, sen. Çünkü yumurtayı sen öyle seviyorsun.”
Evetttt, başlıyoruz.
“Futboldan ve tavuk dönerden nefret ettiğimi bilmediğin gibi, sucuk kokusundan hoşlanmadığımı bilmiyorsun elbette.”
Şimdi sıçtın Alper.
…
“Ne oldu biliyor musun? Salı seninle gittiğimiz kahve dükkânına Çarşamba kızlarla gittik, aynı garson servis yaptı bizim masaya.”
….
“Ve ne oldu biliyor musun? Garson ‘Biliyorum, sizin yumurtanız peynirli,’ dedi bana.”
Nergis bir sigara yaktı, Alper yumurtayla oynamaya devam etti.
Demet Şimşek
👏👏bayıldım,ama kursagımda kaldı, devamı olsa istedimmmm
Bayildim harikaaaa