“ İnsanın dışı değişince, içi de değişir miydi? İlahi Kudret, nasıl da çabalıyor. Sanki yeni giysiler, yeni bir saç, yeni bir yüz, bir  ilişkiyi kurtarmak için yeterli mi? Ben yine aynı Handeyim, Önder de yine aynı Önder. Birlikte yaşlanmaktı önemli olan, dipdiri vücutların pörsümesini sevmek, o koltukta uyuyakaldığında üstüne battaniye örtmekti sevgi

Aşkın Istırabı kitabı 2023 Haziran ayında Banliyö Yayınları tarafından basılarak raflarda yerini aldı. Birçok edebiyat dergisinde öyküleri yayımlanan yazarımızın ilk novellasının kapak rengi gibi içeriği de kıpkırmızı.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

 1962 yılında Ankarada doğdum. Yazı hayatına profesyonel anlamda 2020 yılında başladım. 2021 yılında Yaşar Kemal Anısına Öykü Halk Bilim Araştırması ve Şiir Yarışmasında öykü dalında Bezgin Demokratisimli öykümle finalist oldum. 2022 yılında Eylül isimli kolektif kitapta, Haydar Ergülen, Jale Sancak, Hakan Akdoğan, Fuat Sevimay gibi pek çok önemli yazarla beraber Anarşikisimli öykümle yer aldım. 2023 Haziran ayında ilk novella kitabım Aşkın Istırabı raflarda yerini aldı. Öykülerim halen çeşitli internet dergilerinde yayımlanmaktadır.  

Karakterlerinizi nasıl seçiyorsunuz ve onlarla empati kuruyor musunuz?

Karakterlerimi genelde etrafımda yaşayan insanlardan seçiyorum. İyi bir gözlemciyim. Empati ve sempati kurarım. Bindiğim takside şoförle, pazarda pazarcılarla sohbet etmeyi, onlarla röportaj yapmayı çok severim. Ekonomi, siyasal ve toplumsal sorunlarla ilgilenmeyi severim. Esnaf beni tanır, sokaktaki insanlarla iletişim kurarım. Dilenen kadınlara, hele de kucağında çocuğu varsa mutlaka ilişirim, bu yüzden birkaç kez dayak yeme noktasından son anda kurtuldum. Karakterlerim; gözlemlerim ve hassasiyetim sayesinde hayatın içinden insanlardır.  

İlk kitabın, ilk aşk ilk sevgili gibi özel bir yeri olur yazarın hayatında. Siz bu süreçte neler hissettiniz?

Aşkın Istırabı’nı yazmaya başladığımda bu kadar uzun olacağını tahmin etmedim. Karakterlerim olayın böyle olmasını istediler. Kudret, arkadaşı Handeyi mutlu etmek için yapacağı operasyonları bitirmedi. Serap, arayışlarına son vermedi. Hande çocuğunun arkasına sığınarak Önderden kopamadı. Böylece hikâyeler uzadı uzadı. Sonuçta elimde yüz elli sayfalık, tam da ismiyle müsemma bir aşk ve ıstırap kitabı oldu. Yazarken eğlendim, kızdım, dalga geçtim. Okuyucuya da bu duyguyu geçirdiğimi, kitabıma olan geri dönüşlerden anlıyorum.

Çeşitli dergilerde yayınlanan pek çok öykünüz var. Bir öykü kitabı beklerken bir novella yayınlandı. Niçin önce novella?

Şimdiye kadar yazdıklarımın dışında dergilerde yayımlanmış yirmi kadar öyküm bulunuyor. Aşkın Istırabı’nın bir novella olacağını öngöremedim. Eğlenceli ve uzun bir hikâye olunca bunu paylaşmam gerektiğine karar verdim. İlk öykü kitabımın da çok yakında sevgili okurlarımla buluşacağının müjdesini de buradan vermek isterim.

Yazmak için atölyelere gitmek gerekli mi?

Atölyelerin, topluluk içerisinde konuşmak, onların fikirlerinden faydalanmak ve motive olmak açısından son derece yararı oluyor. Hepimiz okuyor ve yazıyoruz ancak nitelikli yazı yazmak, Türkçeyi düzgün ve yerinde kullanmak, dilbilgisi kurallarını öğrenmek açısından yararlı buluyorum. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, ilkokulda, ortaokulda öğrenilmesigereken dil bilgisi kurallarını maalesef eğitim sistemimizdeki boşluklar nedeniyle çok iyi öğrenemeden,  eğitim düzeyi fark etmeksizin mezun olan sayısız insan var.  Bu açıdan dil biliminde uzman olmuş bir hocayla en azından bir süre çalışmanın faydasına inanıyorum.

Aşkın Istırabı, gündelik hayatta insanların sıkışmışlığını trajikomik bir dille anlatıyor. Kitabın temel meselesi nedir?

Temel meselemiz gündelik hayatın içindeki insan. Bir yandan çok realist, öte yandan çok arabesk. İstekleri hiç bitmiyor, Sevgiye aç, itibara aç, hep bir açlık içerisinde. Bu açgözlülük durumu bizim bütün değerlerimizi elimizin tersiyle silip atmamıza değer mi? Esas meselemiz yaşadığımız toplum içerisinde etik ve estetik değerlere sahip bireylere dönüşebileceğimizi görebilmemiz.

Tanrı bakış açısıyla yazdığınız novellada kadın karakterlerin gözünden olaylar anlatılırken, erkek anlatıcıya geçildiğinde, bu sefer erkeğin gözünden olaylar ve tepkiler veriliyor. Her iki cinsi anlatabilmekteki başarınızı neye bağlıyorsunuz?

İyi bir gözlemci olma yeteneğimi kalabalık bir ailede büyümüş olmama bağlıyorum. Sokak kültürünü de iyi bilirim. Çünkü bir mahalle ortamında sokaklarda geçti çocukluğum ve gençliğim. Benim zamanımda çocuklar sokaklarda özgürce oynuyordu. Bilgisayar tablet ve cep telefonu yoktu. Konuşarak dertleşerek arkadaşlığın ve dostluğun altını çizerek büyüdük. Dolayısıyla sadece gözlemleyerek dünyanın nasıl bir yer olduğunu, insanların çevresiyle bir bütün olduğunu anlamaya çalıştım.

Trajikomik bir dille anlatılan olayların aktarılması ve yoğun diyaloglar, tiyatro metnini çağrıştırıyor. Aynı iş yerinde çalışan iki sevgilinin ikisinin de evli olması, birbirlerinden beklentilerinin farklı olması, geride kalanların hissettikleri ve çemberin dış halkasında kalanlar dinamik bir hikâye oluşturuyor. Evlilik, ilişkiler,  aldatma, sınır ihlallerinin bireylere yansıması üzerine karmaşık ve çözümlenmesi zor bir meseleyi konu ediniyor. Konu seçiminde insan ilişkilerini odağına alan bu novella metni gibi öykülerinizde de konuyu bir tiyatro metni gibi anlatmadaki başarınızı neye bağlıyorsunuz?

Olayları anlatırken onları yaşıyor ve arka planda oynuyorum. Karakterlerimin hepsi içimizdeki insanlar, mahallemden, işyerimden. Dolayısıyla hep görebileceğimiz türden olaylar.  Ben küçük bir mahallede sokaklarda oynayarak büyüdüm, hayatımdaki çok önemli bilgileri de sokakta arkadaşlarımdan öğrendim. En saf, en naif duyguları da sokakta yaşadım. Benim kuşağım inanılmaz güzel bir kuşak, bizler arkadaşlık kavramını çok iyi öğrendik. Başka bir ortamda yetişseydim bu empatiyi yapmakta başarılı olamayabilirdim.

İç sesler diyaloglar kadar zengin kullanılmış ve anlatımı zenginleştiriyor. Karakterlerin olaylar karşısındaki tepkisini psikolojik bir tahlil yapar gibi göstermişsiniz. Siz metinde zor olanı en başta yapmış ve okura zevkli bir okuma sunmuşsunuz. Biz de zevkle okuduk. Teşekkür ederiz.

Ben Teşekkür ederim.

Mahinur Çenetoğlu, Aşkın Istırabı, Banliyo yay., 152 sf.

Söyleşi: Neslihan Hazırlar

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir