“Sen kimsin? Adın ne?”

“Maran Yılmaz komutanım.”

“Maran mı? Kim koymuş adını?”

“Komutanım rahmetli babam hep bir oğlu olsun istemiş. Yedi ablamdan sonra annemin erkek doğuracam diye gitmediği hoca, türbe kalmamış. En sonunda bir gün rüyasına Şahmeran hazretleri girmiş. Bebeye benim adımı koyarsan oğlun olacak deyince adımı Maran koymuşlar.”

“İyi bakalım Maran Efendi. Anlat bakalım nasıl oldu?”

“Komutanım, babam kırk gün önce rahmetli oldu. Dün akşam da kırkını yaptık Allah kabul ederse. Duasından sonra ben İmam Efendi ile evden çıktım.”

“Nereye?”

“Gece bekçisiyim buranın.”

“Burası dediğin, Eshab-ı Kehf’in mi?”

“Heye, gündüzleyin çok gelen giden olur. Adak dileyen mi dersin, dileği yerine gelip adak dağıtan mı dersin, hep burdadır. Akşam da it kopuk mağaraya girmesin diye bekçilik yapıyom.”

“Eee, annenle ablaların mı kaldı evde?”

“Heye komutanım. Anam yaşlı zati, yedi ablamın yedisi de duadan sonra sofrayı toplayıp yatmışlar. Kırk gündür cenazeye gelen giden çoktu Allah razı olsun. Yoruldu kadınlar haliyle.”

“Peki annene neden bir şey olmadı da ablaların sobadan zehirlendi?”

“Komutanım, nasıl diyeceğimi de bilmiyom. Korkuyom da. İmam Efendiylen de konuştuk. Danıştım hocam imkânı var mı diye ama akıl sır erdiremedik, aciz kullarız neticede. Ne gelirse Allah’tan.” 

“Oğlum anlat, ne oldu neyden korktun?”

“Komutanım, anam babam bana Şahmeran Hazretlerinin adını koyduktan sonra babam rahmetli sesler duymaya başlamış. O da burda Yedi Uyurlar’ın gece bekçisiydi vakti zamanında. Anlatırdı anama “Hanım, geceleyin mağaranın içinden sesler geliyor. Oğluna nasıl onun ismini verirsin diyorlar. Sinirliler, hem de çok. Yarın bir koç keselim diyom. İmam Efendiye de akıl danışacam şimdi. Sen de çocuğun üstüne bir boncuk ney tak. Nazar duasını eksik etme,” derdi. İşte komutanım babam ilk kurbanı kesince sesler de bitmiş. Ama tamamen değil. Bir iki yıl mırıltı duyarmış sadece. O ara Hoca Efendiyle konuşmuşlar hep. Hoca Efendi okumuş araştırmış bizi koruyacak duayı bulmuş. Sonra da tüm köye kıtmir duasını öğretmiş. Her sabah gelip bana okur, üflediği sudan içirirdi. Ben okula başladığım zamanlar sesler yine başlamış. Ama babam anlatırdı, delireceğini sanmış. Rahmetli gece zaten bekçi, gündüzleri de dua okumaktan uyuyamaz olmuş. Beni hep gözünün önünde istermiş, mağaraya girmeme kattiyen izin vermezmiş. Ben ufağım tabii o zamanlar, mağaradan düşerim diye korktuğumdan ben girmiyorum. 

İşte komutanım ilkokul bitti, bizim bağda çalışmaya başladım. Babamın üzerinden az yük almak lazımdı. Bir gün asma buduyorum. Kış günü, hava erken kararıyor. Ramazan hatta, işi erken bitireyim de iftara geç kalmayayım dedim. Bunları diyorum ama görseniz daha yaşım on dört anca. O zamanlar ablamlara sırayla görücü geliyor. Evin hali tam terelelli. Herkes ramazanın sonuna söz nişan yapalım, kurbandan sonra düğünü ederiz diye kız görme peşinde. Yani anlayacağın evdekilerin benim varlığımı, yokluğumu gördükleri bile yok. Neyse işte ben bağdan aşağı köye doğru yürüyorum. Mağaranın bilirsiniz bir deliği var tavanında. Hep korktuğumdan oradan geçmem normalde. Ama o gün elim ağır davranmış, işi bitirememişim. İmam Efendi akşam ezanını okumaya başlayınca dedim yolu uzatmayayım da hemen mağaranın üstünden eve varayım. Hay ben aklıma komutanım! Mağaraya yaklaştıkça dizlerimin bağı çözüldü. Yaşım ufak anlamıyorum. Dedim oruç başıma vurdu herhâl.  Kulaklarımda bir uğultu… Yere çöktüm. Tam da deliğin dibindeyim. Sesler yükseldi, sanki içimde davullar çalıyor. Gözüm delikte, iyice yaklaştım. Deliğin ağzına çömeldim, içerisi beni çekiyor. Sanki böyle kuş olsam uçsam, girsem en derinine karanlığın diyorum. Tam o anda babamın sesini duydum. 

En yerzukani rızkan helalen tayyiben bi rahmetike ya erhamer rahimin.

Debernuş, Sazenin, Kefestetayuş, Kıtmir, Yemliha, Mekselina, Meselina, Mernuş.”

“Ne bu?”

“Kıtmir duası komtanım. Yetişti babam bana. Duada der ki, Allah’ım Ashab-ı Kehf hatırına bir köpeği bile muhafaza ettin. Asırlarca korudun. Beni de Hazreti Muhammed’in (sav) köpeği olarak kabul et. Kıtmir ve yedi uyurlar hatırına katında makbul olan kulların hürmetine beni de himayene al, muhafaza et. Senden niyaz ediyorum. Dua biter bitmez gözüm açıldı. Ayaklarımın altındaki toprak beni itti sanki, doğruldum. Babam gelene kadar içimden duayı tekrarladım. Sonra birkaç yıl hiç ses çıkmadı.”

“Korktular mı diyorsun bu yedi uyurlar babandan?”

“Haşa sümme haşa komutanım. Yedi uyur hazretleri Allah’tan başka kimseden korkmazlar. Biz kim Allah’ın üç yüz yıl uykularında kolladığı hazretlerini korkutalım. Babam derdi ki, beni o gün çağırmışlar ama dua korumuş beni. Bu arada ablalarım sırayla evlenmeye başladılar. Düğün dernekte kurbanların hepsi mağaranın ağzında kesildi. Babam da gizliden duasını edip, hazretlerinin ruhlarına göndermiş. Sakinleştirdik derdi. Rahmetli ölene kadar burada bekçilik yaptı da beni hep uzak tuttu komutanım.”

“Pek tutamamış Maral, bak sen bekçi olmuşsun.”

“Napayım komutanım, geçim belası. Ablamlar hep evlenip gittiler de sıra bana gelince kızlar ev der, eşya der, para der. Bizim küçük bağdan başka malımız mülkümüz yok. Babam da Rabbin rahmetine kavuşunca ben başladım burada. Şikâyetim yok Allah’a şükür. Zaten daha bir ay oldu olmadı.“

“Dün gece ne oldu?”

“Dün dediğim gibi dua bitince kalktım. Ablalarım da cenazeye gelmişlerdi. Anam yaşlı diye kaldılar, kırkını çıkarır öyle eve gideriz diyorlardı. Yemek bitince hepsiyle sanki biliyormuş gibi helalleştim, anamın elini öptüm geldim kulübeye. Dün gece hava bir soğuktu komutanım bilirsiniz buranın ayazı fena olur. Üşüyünce teneke sobayı yaktım. İşte yorgunluk, sobanın sıcaklığı derken dalmışım ben. Gecenin ortasında ıslık gibi bir sesle uyandım. Çıktım dışarı seslendim kim var orda diye, cevap yok. Yürüdüm biraz, ses gelmiyor. Rüzgardır, dedim içimden ama bir yandan da yüreğime bir sıkıntı girdi. Az önce dediğim kıtmir duasına başladım. Okudum bir iki, yetmedi. Sonra bir daha o sesi duymamla elektrik kesildi tüm köyde. Olur bizim köyde böyle şeyler aldırış etme dedim. Ama dün gece ay da yok komutanım. Etraf zifiri karanlık, insan korkuyor ne de olsa. Döndüm kulübeye. Köyden çıt çıkmıyor. Belli herkes uyumuş. Tam ben de dalacağım, yine bir ıslık. Sesle beraber önümden böyle ışık seli gibi bir şey aktı geçti. Düşünün sanki buraların tüm ateş böcekleri toplanmış da öyle bir parlak… Ne bileyim kuyruklu yıldız derler ya, sanki o. Işık mağaradan çıktı, aktı gitti. Kalbim güm güm atıyor, başım dönüyor. Ne olduğunu anlamadım. Rüya mı acaba diye kendimi cimcikledim komutanım. Acıdı valla. Uyanığım herhalde diyorum ama ışık nereye aktı diye bakacak cesaretim yok. Korkumdan girdim kulübeye, bekledim gün doğana kadar. Sabah eve gelince gördüm olanı.”

“Ne yani yedi uyurlar mı ablanları uyuttu diyorsun?” 

“Komutanım, ne diyeyim bilmiyorum. Seksen yaşındaki anam sapasağlam da, ablalarıma ne oldu o zaman? Öyle yatıp dururlar. Haydi biz dürttük uyanmadı da, doktor bile uyandıramadı. Ne olduğunu koskoca doktor bile anlamadı ben nasıl anlayayım. O  da yediklerimizi sordu bize. Hepimiz aynı yemeği yedik komutanım. Canınız çekmesin lehmacun yaptırdıydık, başka yemek de yoktu. Herkes aynısından yedi. Doktor bana inanmadı, anama da sordu, eti nerden aldığımızı bile sormuş. Bir yandan o da haklı koskoca doktor yedi uyurlar mı desin şimdi? Oof of, komutanım olan biten bu. 

Bir haber var mı hastaneden? Ablalarım nasıllarmış?”

“Arayalım bakalım Maran.

Alo, ben Tarsus Jandarma Komutanlığı’ndan arıyorum. Bugün yatan yedi kadınla ilgili bilgi alacaktım. …… Tamam….. Tamam….. Tamam. Bilinçleri yerinde mi? ….. Tamam…. Tamam…. Koma mı?… Peki, teşekkürler.”

“Koma mı komutanım? Allah’ım sen bizi koru, ne dediler?”

“Maran, ablalarının hiçbirinin hayati tehlikesi yok. Sağlıkları yerinde. Şu an derin bir uykudalar. Hastanede serum bağlamışlar susuz kalmasınlar diye, koma olabilir diyorlar. Adana’ya sevk edilecekmiş ablaların. Hadi seni bizim askerler bıraksın hastaneye, orada anlatırlar sana.”

Deniz Çağlar

Shares:
2 Yorum
  • Kadir
    Kadir
    10 Şubat 2021 at 15:43

    Cok guzel yazılmış bir hikaye. Giriş gelişme çok iyi sürükleyici sonuç bölümü daha şaşırtıcı olabilirdi. Tebrik ederim

    Reply
  • Pınar çağlar aytaç
    Pınar çağlar aytaç
    26 Şubat 2021 at 20:39

    Çok güzel bir hikaye olmuş , başlık çok çarpıcı ve sürükleyici, duygular çok güçlü anlatılmış ,orda gibi hissettim

    Reply

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir