Bu tür de merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere yer verilir. Okur kendi doğal ortamında hissetmelidir. Olayların ve durumların akışı okurun hayal gücüne bırakılır. Bu tarzın, dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olduğu için “Çehov Tarzı Hikâye” de denir.
Hikâyede asıl olan “olay” değildir. Hikâye, sona erdiği zaman her şey bitmiş değildir. Hikâye, asıl bundan sonra başlıyor demektir. Zira, kişiler tamamıyla tanıtılmadığı, olaylarda kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal kurması devamlı hareket hâlindedir ve kendine göre yorumlar yapmaya uygundur.
Çehov, hikâye anlayışını şöyle anlatır:
“Kaleme alınan konular, “sade” olmalı. Piyer Semenovi, Maira İvanovna ile nasıl evlendi gibi… Yok psikoloji tahlilleri, yok hikâye, yok bilmem ne! Bunlar hep özenti… Hatrınıza ilk gelen başlığı koyun. Kılı kırk yarmayın. Tırnak, çizgi gibi işaretleri çok az kullanmaya bakın, gösteriştir bu. Benim işim anlatmaktır. Ancak, onu başarabilirim.”
HİKÂYENİN UNSURLARI
- Olay: Hikâyede üzerinde söz söylenen yaşantı ya da durumdur
- Kişiler: Olayın oluşmasında etkili olan ya da olayı yaşayan insanlardır.
- Yer (mekân): Olayın yaşandığı çevre veya mekândır.
- Zaman: Olayın yaşandığı dönem, an mevsim ya da gündür.
- Dil ve Anlatım: Hikâyenin dili açık, akıcı ve günlük konuşma dilinden farklı olarak, etkili sözcük, deyim, atasözü ve tamlamalarla zenginleştirilmiş bir dil olmalıdır.
HİKÂYEDE PLÂN:
Hikâyenin planı da diğer yazı türlerinde olduğu gibi üç bölümden oluşur; ancak bu bölümlerin adları farklıdır. Bunlar:
1) Serim: Hikayenin giriş bölümüdür.Bu bölümde olayın geçtiği çevre , kişiler tanıtılarak ana olaya giriş yapılır.
2) Düğüm: Hikayenin bütün yönleriyle anlatıldığı en geniş bölümdür.
3) Çözüm: Hikayenin sonuç bölümü olup merakın bir sonuca bağlanarak giderildiği bölümdür.
Ancak bütün hikayelerde bu plân uygulanmaz, bazı öykülerde başlangıç ve sonuç bölümü yoktur. Bu bölümler okuyucu tarafından tamamlanır. Çehov Tarzı Hikaye, bunlardan biridir.
HİKÂYE ÇEŞİTLERİ
Hikâye, hayatın bütünü içinde fakat bir bölümü üzerine kurulmuş derinliği olan bir büyüteçtir. Bu büyüteç altında kimi zaman olay bir plan içinde, kişi, zaman, çevre bağlantısı içinde hikaye boyunca irdelenir. Kimi zaman da büyütecin altında incelenen olay değil, hayatın küçük bir kesiti, insan gerçeğinin kendisidir Bu da öykünün çeşitlerini oluşturur. Buna göre;
Olay Hikâyesi: Bir olayı ele alarak, serim, düğüm, çözüm plânıyla anlatıp bir sonuca bağlayan öykülerdir. Kahramanlar ve çevrenin tasvirine yer verilir Bir fikir verilmeye çalışılır; okuyucuda merak ve heyecan uyandırılır. Bu tür, Fransız yazar Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) tarafından yaygınlaştırıldığı için “Mopasan Tarzı Hikâye” de denir.
Durum (Kesit) Hikâyesi: Bir olayı değil günlük yaşamın her hangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz Belli bir sonucu da yoktur. Merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere yer verilir; fikre önem verilmez, kişiler kendi doğal ortamlarında hissettirilir. Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.
Modern Hikâye: Diğer öykü çeşitlerinden farklı olarak, insanların her gün gördükleri fakat düşünemedikleri bazı durumların gerisindeki gerçekleri, hayaller ve bir takım olağanüstülüklerle gösteren hikâyelerdir.
Hikâyede bir tür olarak 1920’lerde ilk defa batıda görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi Franz Kafka’dır Bizdeki ilk temsilcisi ise Haldun Taner’dir. Genellikle büyük şehirlerdeki yozlaşmış tipleri, sosyal ve toplumsal bozuklukları, felsefi bir yaklaşımla, ince bir yergi ve yer yer alay katarak, irdeler biçimde gözler önüne serer.
Çehov Tarzı Hikayelerin Özellikleri;
Bir olayı değil günlük yaşamın her hangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir.
Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz.
Abartılmamış gerçekler anlatılır. Belli bir sonucu yoktur.
Merak uyandırıcı, entrikaya dayalı olaylar anlatılmaz; hayattan bir kesit ve o kesitin içinde bulunan insanın duygu ve hayallerine yer verilir.
Fikir değil kişi ön plandadır.
Okur, olayı genel çizgileriyle öğrenir.
Daha çok gösterme esastır. Diyaloglar geniş yer tutar.
Yer, zaman ve olay betimlemelerine fazla yer verilmez.
Betimlemeler çok kısa tutulur. Zaman ve mekan anlatılmaktan çok sezdirilir.
Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.
Öykülerde görüşmek üzere… Yazıyla kalın…