Demet Şimşek
Tedirgin uyanıyor. Gözlerini açmadan ‘Biraz daha uyusam mı?’ diye düşünüyor. Yok, uykusu bitmiş. Yatağın sağında uyumaya devam eden sevgilisine sokuluyor, usulca sarılıyor. Ensesini öpüyor ve kızı kendine doğru çekiyor. Bir
- Lan oğlum bırak şu telefonu elinden artık. Başlarım sana da karı düşürme numaralarına da! Buz gibi oldu yemeğin. - Tamam abi, siz başlayın, geliyorum. Bırakmadın. Keşke Ozan’ı dinleseydin. Arkadaşlarınla hamburger
- Yeter artık, sus! - Ben susarsam sen yaşayamazsın. Eda birden, hiç beklemediğim bir anda, önündeki kül tablasını benim olduğum tarafa fırlattı. Neyse ki elli yıllık cam tabla beni teğet
İki seçeneği vardı. Ya kalıp olan bitene katlanacak ya da her şeyi ardında bırakıp gidecekti. “Her zaman üçüncü bir seçenek vardır,” dedi Eda içinden. Olmalı! “Kalabilir ve bu sabah her
08:00 Uyandım. Sessizce giyindim. Anahtarları duvarda asılı kancadan, ayakkabılarımı dolabın misafirlere ayrılan üçüncü rafından aldım. Sahile indim. Saatlerce yürüdüm. Konuşmaya nasıl başlayacağımı düşündüm. Bulamadım. Ne güzel hazırlamıştım kendimi. Aksam anlatacaktım.
03:42 Sokak karanlık. Havada bir ağırlık var. Yağmur yağacak. Geliyor. Yine benim sevdiğim montu giymiş. Çakmak mı istesem? Sigaramı yaksa. Otursana bira içelim, eğleniriz, desem. Hüseyin Abi, bize iki Bomonti filtresiz
I. Acı acı çalıyor cep telefonum. Sesini duyuyorum uzaktan. İki yıl oldu, yatak odama sokmadım o şeytanı. Gecenin bu saatinde arayan iyi haber vermez, sabah öğrenirim her ne olduysa. Çalmaya
Nefes nefese girdi eve Burak. Yüzünde ter damlacıkları var. Koşmuş belli ki. ‘Anne ablam nerede?‘ Cevabı beklemeden koridorda bağırmaya başladı “Ablaaaaa!” Telaşla yerinden sıçradı Berna. Doktoru ilaçlarının dozunu artırdığından beri