Kaç yıl geçtiğini hatırlayamadım, sahi kaç yıl olmuştu? İncesu’daki o apartmanın adı neydi? Kar mı düşürdü aklıma? Zihnim tatilde, o dar apartmanın uzun merdivenlerinde bir sömestr hatırası gibi. Belki de
pelin oktay
Rutubet kokusunun burnumda yayılan bir patlıcan yemeği olmasını hayal ediyorum. Odanın bir ucundan diğer ucuna gerilmiş çamaşır ipi, yeni olmayan veya olamayan kıyafetleri taşıyor. Beyaz çoraplar, iki üç parça atlet,
Huzursuzluğun kıvranıp yatağıma sinsice kıvrıldığı an ölmüştüm aslında. Kederimden ağıtlar yaktığımı kimseye söylememiştim de kendi kendime ıslık çalıyordum o vakit. Issız bir yolda yürürken tam arkana dönüp bakmak isterken gölgenin
Ilık bir Mayıs Kadıköy’de seninle yıllar sonra karşılaşmamız… İnce bir tesadüf belki. Yıllar geçmiş, zaman geçmiş de takvim hangi yönün kurbanı olmuştu da beni heyecanlandıran bu buluşma boğazıma ekşi tatlı
Derin bir sızı içindeyim.Kalbim nereye ait.Beni götür buralardan çok uzaklara.Hiç bilmediğim dünyalara.Pembe limuzinle çok uzaklara. Etrafımda sadece duran, yürüyen, telaşla koşuşturan ayaklar görüyorum. Narin, ciddi, genç, yaşlı, eski, yeni, kirli,