kurmaca
Edebiyat sadece edebiyat değildir. Psikolojidir, felsefedir, tarihtir. Bunları okur bilmek zorunda değildir ama yazarlar mutlaka bilmelidir.
Yosef Erdelyi’in Elma Çekirdekleri adını verdiği eseri, Agora Galery’nin büyük sergi salonunun en gözde duvarına asılmış, sergi açılışına katılanların, karşısında durup dakikalarca sessiz, hareketsiz kalışına şahitlik ediyordu. Sadece, beyaz üzerine mavi mine çiçeği desenli, kısa kollu, bebe yakalı elbisesi, başının iki yanından aşağı beline kadar sarkan, güneşte ışıl
- İnanamıyorum şunu bana yaptırdığınıza. Hale bak. Hınca hınç insan dolu. - Öf Ceyda ya! Eğleneceğiz işte şurada, azıcık heyecanlansan biraz keyfini çıkarsan ölür müsün? - Neyse ki randevu almışsınız.
Hostesin usulca dürtüp, “İnişe geçiyoruz hanımefendi. Koltuğunuzu dikleştirip, kemerinizi bağlar mısınız lütfen,” demesiyle uyandım. Nerede olduğumu anlamam ve de içime o taş gibi ağır yumrunun geri dönüp oturması bir kaç
Kaç yıl geçtiğini hatırlayamadım, sahi kaç yıl olmuştu? İncesu’daki o apartmanın adı neydi? Kar mı düşürdü aklıma? Zihnim tatilde, o dar apartmanın uzun merdivenlerinde bir sömestr hatırası gibi. Belki de
Eli kolu dolu girdi mutfağa. Diğeri umursamadan elindeki tabağı kurulamaya devam etti. Biliyor musun Sivas’ta bağcılık başlıyormuş diyerek lafa girdi. Bir yandan aldığı üzümleri yıkıyordu. Musluktan akan suyu izledi öteki. Şarapçılık
Eski zamanların siyah beyaz fotoğraflarından bir kare gibi kalbe hafifçe dokunup, derin bir iç çektiren bu Arnavut kaldırımlı Boğaziçi sokağındaki pembe evin terası, gençliklerinden güç alan çıtkırıldım evlerin arasından sıyrılıp
“Üzüntünün harekete geçiren bir yanı yok. İnsanı atıl hale getiriyor. Üzülmek yerine öfkeyse öfkeleneyim, harekete geçmek lazımsa bir ucundan tutayım derim. Bazı konularda da yazıp görünür kılarak bir adım atmış
“Yazın bozun, tekrar yazın. Kendinizi o karakterlerin yerine koyun, empati yapın, onların duygularını siz de hissedin ki kağıda dökebilin. Yazdığınız şeye aşık olmayın...”
Daha fazla