-Endişelenme baba, bana bir şey olmaz artık, unuttun mu?

Salih, olduğu yerde çakılıp kaldı. Nisan’a döndü. Yutkunamadı. Unutmuştu.

Kapının açıldığı dar ve rutubet kokan koridorun solundan aşağı merdivenler iniyordu. Duyduğu sesler daha netleşmiş, ağlamalar çığlıklara, yalvarışlara dönüşmüş, tokat sesleri, küfürlere karışmıştı. Elli merdiven kadar daha indikten sonra önlerine çıkan kapıyla, kalbinin atışlarını ağzının içinde, damaklarında hissetmeye başladı Salih. Sesler kapının arkasından geliyordu. Sağ omzunun arkasından gelen ağlama sesine kafasını çevirdiğinde, Nisan’ın yüzünü kapatmış, kafasını “hayır” anlamında sallayarak ağladığını gördü. Anlamıştı. Kızı öldürülmeden önce her ne yaşadıysa burada yaşamıştı. Öfkesinin onu bir alev topuna dönüştürdüğünü hissetti. Nisan’ın intikamını almak için çok uzun süre beklemişti. Şu andan itibaren, artık önüne geleni, yoluna çıkanı, ne pahasına olursa olsun yakacaktı ve o kapıdan gizlice ya da yavaşça girmenin bir yolu yoktu.

Derin bir nefes aldı. Silahını son kez kontrol etti. Mermi namlunun ağzında hazırdı. Sağ bacağını karnına doğru çekerek iyice gerdi ve tüm gücüyle vurarak içeri daldı. 

İlk gördüğü, bütün vücudu aldığı darbelerden şişmiş, her yanına kan oturmuş genç bir kızdı. El ve ayaklarından metal ameliyat masasına bağlanmış, çırılçıplak soyulmuştu. Hemen yanı başında, elinde testere, naylondan şeffaf bir tulum giymiş, yüzünü gözlerine kadar kapatan maskesiyle Nisan’ın katili duruyordu. Odaya girdiği an, adamın arkasındaki çerçevelenmiş fotoğraflarda kızını görmüştü Salih. Aniden büyük bir gürültüyle karşısında ona silahını doğrultan birini görünce afalladı adam. Bunu hesaba katmamıştı. 

Salih, “Geri çekil! Geriye çekil! Bırak elindekini! Geriye çekil!”, diye bağırdığında, adam, hayatının son hatasını yaparak testereyi ani bir hareketle kızın gırtlağına dayadı ve Salih silahındaki on dört mermiyi bir saniye bile tereddüt etmeden katilin üzerine boşalttı. Adam dikildiği yerde onlarca kez sendeledi. Salih ateş etmeyi bıraksa, sanki kaldığı yerden yarım bıraktığı işe devam edecekti. Tüm mermiler bittiğinde, adam sırtını yasladığı duvarda aşağı doğru uzayan bir kan öbeği bırakarak yere yığıldı. Hayal ise bağlı olduğu ameliyat masasında, bacakları korkudan istemsizce çelik masaya vururken katılarak ağlamaya başlamıştı.

“Tamam kızım, tamam geçti. Hadi bakalım gidiyoruz.”, dedi Salih. Donuktu. Tüm hareket ve konuşmaları mekanikleşmişti. Görevini tamamlayabilmek için başka bir yol bilmiyordu. Hayal’i yerin altındaki o odadan kucağında çıkardı. Dikkatle aracın arka koltuğuna uzanmasına yardım etti. Tahsin’i ve ekipleri aradı. Polis anonsunu duyan muhabirler de ambulans ve ekiplerle beraber olay yerine geldiklerinde Salih’in etrafını sardılar. Salih hem kendini hem Hayal’i onlardan uzak tutabilmek için üstün bir çaba sarf ettiyse de birkaç gün gazetelerin baş sayfalarına manşet olmaktan kurtulamadı. 

“Kahraman Polis öldürülen kızının intikamını aldı”  

O günden sonra Nisan, Salih’e uzun bir süre görünmedi. Ta ki, bir gece körkütük sarhoş olana kadar.

-Öl lan artık. Öl artık. Ne çıkmaz canmış be. İntikamını aldın da ne oldu? Geldi mi kızın? Yok. Öl lan artık!

Ölmek istiyordu Salih. Ama bu istek dramatik bir son olsun diye değildi. Başka bir amacı kalmamıştı. Nisan’ın katilini bulmak, cezasını kendi elleriyle vermiş olmak yeterliydi. Bıkmıştı.

Bir ses duydu o sıra,

-Peki o zaman. Hadi gel baba.

Yüz üstü yattığı kanepede, bir kolu aşağı sarkarken, duyduğu ses ile gözlerini araladı. Nisan, beyaz, mor çiçekleri olan elbisesinin düğmeleriyle oynarken, kolunun altına mor kedisini sıkıştırmış ona bakıyordu. Düğmelerden biri koptu, küçük bir tıngırtıyla koltuğun altına yuvarlandı. Boynu ve göğüs kısmı açıldı. Kan oturmuş morluklar. Küçük küçük atılmış jilet izleri. 

“Yapma Nisan. Yapma be güzelim”, diye inledi Salih. Sızmak üzereydi.

Bir düğme daha koptu elbiseden. Tok bir sesle düştüğü yerde kaldı. Göğsünün altından karnına kadar açılmış boydan boya yarığı gördü kızının. Önündeki sehpada duran şişeye uzanmaya çalıştı Salih, uzanamadı. Heybetli vücudu, yerinden oynayan bir kaya gibi yuvarlanarak kanepeden halının üzerine düştü. Salih sırt üstü, gözü kapalı yerde yatarken yine konuştu Nisan.

-Seni çok özledim baba.

-Dayanamıyorum Nisan. Dayanamıyorum be güzelim.

-Seni çok özledim baba.

Gözlerini açtı Salih. Nisan sağ tarafında, tepesinde dikiliyordu. “Ben de seni çok özledim güzelim” dedi. Elini beline attı. Son kez Nisan’a baktı ve namluyu ağzına sokup tetiğe bastı.

Salih’in elinde tuttuğu mor kedi yanına düştü.

Salih Nisan’a, mor kedi Salih’in kafasının arkasından sızan kana karıştı. 

Onlar erdi muradına, kerevetine çıkmak ise masaldan ne beklediğinize bağlıydı.

Ve ertesi gün gazete manşetlerinde yine aynı kahraman polis vardı. 

“Kızının intikamını alan kahraman polis Salih Arıkan yaşamına son verdi.”

Duygu Değirmenci

Shares:
3 Comments
  • Neslihan
    Neslihan
    18 Şubat 2021 at 17:50

    Üzüldüm beeee:( çok nefisti kalemine sağlık

    Reply
  • Derya
    Derya
    18 Şubat 2021 at 18:45

    Ne zaman final gelecek diye bekliyordum! Cok guzel bir seriydi yine heyecanla okuduk

    Reply
  • Selen Songur
    Selen Songur
    19 Şubat 2021 at 21:58

    Vay arkadaş çok sürükleyiciydi çabuk bitti.. eh yenisine sararız artık Duygu Hanım heyecanla bekliyoruz.

    Reply

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir