Yanaşın. Yanaşın da size bir anne katilinin hikâyesini anlatayım. Olumsuz durumları görmezden gelmenin mutlu olmaya yeteceğini zannedenler aramızdan ayrılabilir. Zira güzel şeyler anlatmayacağım.

Ne diyordum? Annemi öldürdüm. On beşinci doğum günümde. Ben o gün bileklerimi kesecektim ama canımın yanmasından çok korktum. Çocukluk işte. Suratınızı buruşturmayın hemen. İnsanın bileklerini kesmesi o kadar korkunç bir şey değil. İnanın bana çok daha feci şeyler var. Yaşadım, oradan biliyorum. Birkaçını anlatmamı ister misiniz?

Sizin daha kolay uyumanızı sağlayan bir masalın kahramanları, benim uykularımın düşmanıydı mesela. Kötü kalpli kurt, büyükanneyi yiyen hani, bizim evde yaşıyordu. Dede diyordum ben ona. Dedeler torunlarına öyle ayıp şeyler yapmaz. Kendinizi kötü mü hissettiniz? Bir çocuğa arzu duyabilen biri midenizi mi bulandırdı? Durun, daha yeni başlıyoruz.

Benim masalımda kötü kalpli kurt büyükannemi yemedi, tam tersine büyükannem yemek yaptı ona her gün, karnını doyurdu, çamaşırlarını yıkadı.

Çok mu karışık anlattım? Baştan başlayayım.

“Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken.” 

Yok, olmaz, bir Grimm masalı böyle başlamaz.

“Bir zamanlar, koca bir şehirde yaşayan kırmızı saçlı bir kız varmış.”  

Evet, bu daha iyi oldu.

Ya da şöyle mi desek: “Bir zamanlar, koca bir şehirde yaşayan, annesi başka bir adamla kaçtığı için babası tarafından anneannesine bırakılan kırmızı saçlı bir kız varmış.”

“Kırmızı Saçlı Kız, anne ve babasından ayrıldığı için o kadar çok ağlarmış ki anneannesi ve dedesi onu saatlerce susturamazlarmış. Günlerden bir gün dedesi ‘Hadi gel, sana masal anlatayım,’ diyerek kızı odasına götürmüş. Kötü şeyler o gün, o odada başlamış ve on yıl devam etmiş.”

Görüyorum ki bazılarınız yine suratını buruşturuyor. Yapmayın. Sizin duymaya bile tahammül edemediğiniz bu olayları birileri yaşıyor, hem de her gün. Onlar ne yapsın?

Şunu belirtmek isterim ki başıma gelenlerin ayrıntılarını duyamayacaksınız. Bana acıyanlar ve detayları şehvetle bekleyenler de avucunu yalasın. Beni duyun, görün, bana yeter. İnsan küçücük yaşında yok sayılınca tüm gücünü varlığını kanıtlamaya harcıyor. Bu laf çok beylik, çok tepeden oldu. “İnsan şöyledir, insan böyledir,” diyen, genellemeler içeren cümleleri hiç sevmem oysa.

Neyse, konumuza dönelim.

“Tamı tamına on yıl cehennemde yaşamış Kırmızı Saçlı Kız. Önce anneannesi sonra öğretmenleri ağlamalarını duysunlar, vücudundaki morlukları görsünler diye boşuna beklemiş. Duyan, gören olmamış. Yıllar geçtikçe başına gelenlerin kendi suçu olduğuna inanmaya başlamış.”

Hayatım böyle devam edip giderken bir sabah, on beşinci doğum günümün sabahı olduğunu tahmin edersiniz, çok erken saatte kapı ziline uyandım. Merak içinde yataktan kalktım. Anneannem kapıdaki üç misafiri buyur ediyordu. Aşina olduğum ama kim olduğunu hatırlamadığım bir kadın, beş altı yaşlarında kızıl saçlı bir kız, çok sevimli bir kedi. Hemen pijamalarımı çıkarmak için odama kaçtım. Zira bizim evde her tür ahlaksızlık yapılır ama misafire saygısızlık yapılamaz.  

“Ah ne kadar büyümüş, ne güzel bir genç kız olmuşsun. Kızım, hadi git tanış ablanla. Birbirinize nasıl da benziyorsunuz.”

Ablanla?

Beynimde yankılanan soru işaretleri görüntülere, görüntüler anılara karıştı. Gözlerim karardı, ağzıma ekşi bir tat yerleşti, midem bulandı. Öğürdüm, öğürdüm, öğürdüm.  

Dedemin leş ağız kokusunu, anneannemin sağır kulaklarını, kör gözlerini, on yıldır içimde biriktirdiğim gözyaşlarımı, yuttuğum kelimeleri, bütün çocukluğumu salonun ortasına kustum.

“Canım, iyi misin?”

“’Canım yanarken nerelerdeydin, beni neden terk ettin?’ diye bağıramamış Kırmızı Saçlı Kız. Derin bir nefes almış. ‘Gel ablacım, sana oyuncaklarımı göstereyim,’ diyerek küçük çocuğun elinden tutup odasına götürmüş. Tabutuna dönüşen yatağına oturtmuş ve kulağına fısıldamış.”

“Masal burada bitti güzel kız. Seni annesiz bırakacağım için çok özür dilerim.”

Demet Şimşek

Shares:
3 Yorum
  • Binnur Özyurt
    Binnur Özyurt
    12 Mart 2022 at 13:04

    Sert gerçekçi bir öykü, çok güzel. Çarpıyor insanı.

    Reply
  • Neslihan
    Neslihan
    11 Nisan 2022 at 07:43

    Kısa ama çok derin

    Reply
  • Mehmet BONCUKOĞLU
    Mehmet BONCUKOĞLU
    27 Nisan 2023 at 19:47

    Eskiden yolda gördüğümüz yada komşunun çocuklarını severdik. Şimdi yanlış anlamaktan korktuğumuz için sadece uzaktan gülümsüyoruz. Böyle hikayelerden sonra kim kime güvenecek kimi kime emanet edeceğiz bilemiyorum…

    Reply

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir