Herhangi bir şehrin, şehir içi sefer yapan bir belediye otobüsü bu. Sabahtan akşama şehrin iki semti arasında gider gelir. Sabah mesaisine giden yolcularla, akşam mesaisinden dönen yolcular neredeyse aynıdır.
Mesela; şoför koltuğunun arkasında dördüncü sırada oturan adam; bir markette kasiyer. Sabahtan akşama bip bip bip… Aynı sesi duymaktan afakanlar basmış artık; sese tahammülü yok. Şimdi körüğün önünde ayakta duran genç kızın mesaj sesinden rahatsız oluyor bip bip bip… Sesi duymamak için zihnini oyalıyor; istifa edip karşı markete mi geçse acaba? Belki maaşı daha yüksektir. Ya da belki ataması gelir bu yıl. Belki mesleğini yapabilir; belli mi olur? Kafasında hep hesap kitap…
Mesajlaşan kızın yanında ayakta duran kadın devamlı yolcu değil. Haftada iki gün bu saatlerde biner otobüse. İlkokula giden bir kızı var; annesinde kalıyor. Haftada iki gün kızına barbie bebek alıp götürür. Üç durak sonra inecek. Çalıştığı pavyon orada; “Hollywood Night Club”. Tabelası Hollywood, içerisi Angara!!! Şimdi işten yorgun dönen kadınlar Hollywood Yıldızı’nın manikürlü ellerine, fönlü saçlarına ve henüz bozulmamış makyajına imrenerek bakıyorlar. Bir de sabahın köründe görün Hollywood Yıldızı’nı; akmış rimeli, dağılmış ruju, sarhoşluktan kaymış gözleri, tenine sinmiş müşteri izleri… Kafasını dayadığı taksinin camından sabah telaşını izler; işe yetişmeye çalışan hemcinslerine özenir. Bir vitrin dünya, herkesin gözü diğerinin vitrininde işte! Şu kızı bir meslek sahibi yapsın bırakacak bu işleri, kendisine sözü var. Karısını, kızını Hollywood’un önünden geçirmeyen adamların her gece yaptığı cinsellik dolu aptal espriler, salyası yüzüne yapışanlar, “ben senin kocanım” diye tutturanlar; ha bir de “seni bu hayattan kurtarayım,” teranesi okuyanlar… Kendilerine faydası olmayanlar yani… Hayatın tüm iki yüzlülüğü içine içine akıyor her gece. Derisine dövme yapılır gibi, iğne iğne zerk edilir içine. Ne kadar yıkansa temizlenmez sanki. Şu kızı özel okula mı göndersem acaba? Kurtarır belki hayatını. Ya benim gibi uğursuzun birine kapılırsa… Yok artık!!! Hollywood’a bir yıldız yeter. Kızı özele göndermeli kafasında hep hesap kitap…
Yıldızımızın yanındaki amca; 65 yaş üstüne ücretsiz ulaşım kararı çıktı çıkalı burda! Allah’ın günü, karısının özel kalem müdürü gibi, onun isteklerinin peşinde gezer durur. Ya karısını çok seviyor, ya da dırdırına dayanamıyor. Bugün de bıçakları bileyiciye götürmüş.
Emekli amcanın yanındaki adamı tanımıyorum. Mesajlaşan genç kızın diğer yanındaki başörtülü bayan; avukat. Araba kullanmayı sevmez, toplu taşıma kullanır.
Tüm yolcuların derdi, kederi otobüsün demirlerinin pasına, koltuklarının derisine sinmiş. Günün en yorgun saatleri; yarının aynılığı yapışmış yakalarına. Çalışmak değil de hayallerinin ederinin olmaması yoruyor gönüllerini.
Tanımadığım adamın suratına pişkince bir keyif oturuverdi bir anda. Mesajlaşan genç kıza iyice yanaştı. Kız kaldırmış telefonunu artık adama değmemek için parmak uçlarında yükseldi. Sağa döndü olmadı. Adam yılışık yüz ifadesiyle yapıştırdı bedenini genç kıza; ‘’Kusura bakmayın otobüs çok kalabalık da…’’ dedi kıza yılan gibi tıslayan sesiyle. Kız yüzsüzlük karşısında ne yapacağını bilemedi. Zaten ne yapsa da kurtulamıyor adamdan. Babasının sözü geldi aklına; “Siz küçüksünüz, utanır ses çıkaramazsınız diye sizi hedef seçer sapıklar. Sakın korkma kızım, birinden en ufak bir rahatsızlık hissetsen hemen bağır. Mutlaka biri yardım eder, hiç korkma. Sen korkmaz bağırırsan o korkar. Sakın unutma.” Genç kız babasından aldığı cesaretle bağırdı; “Ne yapıyorsun sen?”. İki eliyle adamı göğsünden itti. Adam tüm arsızlığı ile cevap verdi; “Görmüyor musun kalabalığı?” Kız avazı çıktığı kadar bağırdı; “Bu adam beni taciz ediyor!!!” Keyif adamın yüzünde dondu, kaldı.
Öğretmen kasiyer hemen ayağa kalkıp arkaya geçip adamın yakasından tuttu; “Şerefsiz utanmıyor musun?”
Avukat bağırdı hemen; “Şoför Bey, otobüsü durdurun kapıları açmayın sakın. Polisi arıyorum.”
Polis lafını duyan tacizci Hollywood Yıldızı’nın tuttuğu koltuk demirine basıp camı kırmaya hamle yaptı. Adamın hamlesini gören öğretmen kasiyer, avukat ve Hollywood Yıldızı adamı ensesinden çektikleri gibi sırtüstü düşürdüler yere. Öğretmen kasiyer, adamı etkisiz hale getirmek için göğsüne oturacaktı ki “Aman Allah’ım” diye bağırmaya başladı. Avukat hanımla Hollywood Yıldızı ne olduğunu anlamak için yere baktıklarında bastılar çığlığı. Bir iki dakika içinde ağır bir kan kokusu sardı otobüsü. Öğretmen kasiyer, avukat ve Hollywood Yıldızı aynı anda tacizciyi yere düşürünce; adam emekli amcanın çantasının üzerine düşmüş ve emekli amcanın bıçakları adamın sağ omzuna saplanmıştı. Tacizcinin yüzündeki mutlu sona ulaşma hevesi yerini tarifsiz bir acıya bırakmıştı. Sağ omzuna giren bıçaklara bakıp bakıp bağırıyordu.
Polis, otobüsün kapısına vurunca kapılar ciğerlerini boşaltır gibi ses çıkarıp açıldılar. Az önce bağıran yolcular bir bir indirildi. Genç kız, avukat hanım, öğretmen kasiyer ve Hollywood yıldızı oldukları yerde kaldılar. Avukat hanım olayı bir çırpıda anlattı. Polisler bu üç kader arkadaşına-ki aşağı yukarı on dakika önce başlamıştı bu arkadaşlıkları- hak verse de kelepçeyi taktılar bileklerine. Uzaktan ambulansın sesi duyuldu, hızla yaklaşıyordu. Polisler tek tek üç kader arkadaşının enselerinden tutup otobüsten indirirken, öğretmen kasiyer bağırıyordu; “Aşağı bakmayın, yukarı bakın!!!”
Figen Davran
Olaydan sonra,üç kader arkadaşının başına gelenleri merakla bekliyoruz!!!!!!
Üç kader arkadaşının akıbetlerini merak ediyoruz…