Bu hafta 6 kadın 6 soru köşemizde, ‘Yaratıcı Yazarlık Defteri’ kitabıyla dikkatleri üzerine çeken ve yayıncılık sektörüne pek çok katkı sağlayan, Geliştirici Editör Mürsel Çavuş’u ağırlıyoruz. Keyifli okumalar.
Mürsel Çavuş kimdir?
Bulgaristan, Haskovo’da dünyaya geldi ve 1978 yılında İstanbul’a yerleşti. İ.Ü. İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. Bitirme tezi olan ‘Basın Sözlüğü’ Cumhuriyetin 75. yılında basılmaya değer üç eserden biri görülerek üniversite tarafından basıldı. 1991 yılından beri birçok dergide redaktör, editör, yazı işleri müdürü ve genel yayın yönetmeni olarak çalıştı. Kişisel gelişim, seyahat ve gastronomi alanında pek çok kitapta editörlük görevi üstlendi. Hala kitap danışmanlığı, geliştirici editörlük yapıyor ve pek çok dergide makaleleri yayımlanıyor. Yitikülke Yayınları’ndan çıkan Yaratıcı Yazarlık Defteri, Amazon’da İngilizce olarak yayınlandı ve 11 ülkede satışa sunuldu.
Son zamanlarda yazar menajerliği, diğer adıyla yazar ajanlığı gibi yeni meslek tanımlarıyla karşılaşıyoruz. Yazar menajeri kimdir? Ne yapar? Biraz anlatır mısınız?
Ben de son dönemlerde sık sık bu kavramı duyuyorum. Editörlük gibi yazar menajerliği de geniş bir yelpazede hizmet veriyor gözlemlediğim kadarıyla… Bir yanda dilimize yabancı yazarları kazandıran veya yerli yazarlarımızı yurt dışına tanıtan ajanslar var. Bir yanda ise yazarların satış, pazarlama, dağıtım işleriyle ilgilenen, yayınevleriyle, (kitabın filmi, belgeseli çekilecekse) yapım şirketleriyle görüşen, yeri geldiğinde kitap içeriği konusunda fikir beyan edenler…
Bu konuda çalışan firmaları merak edenler için Teda’nın ilgili sayfasını şuraya bırakalım. https://teda.ktb.gov.tr/TR-163194/telif-ajanslari.html
Gel gelelim bu işin, birinin hayatını idame ettirebilmesini sağlayacak kadar kazandırması pek mümkün görünmüyor bana çünkü kitap satış adetlerimiz çok düşük. Ancak çok satan yazarlar yazar menajerleri kullanırsa belki bir ekonomi yaratabilir.
Bu işin kendi içinde handikapları var. Menajerler, her biri başlı başına bir uzmanlık olan sosyal medya, SEO, pazarlama, sözleşme düzenleme, prodüksiyon, satış gibi işleri tek bir bünyede barındırmakla yükümlü. Bir insanın tüm bu meziyetlere hakkıyla sahip olması mümkün değil. Bunlarla ilgili profesyonel yardım almaları veya başkalarına yaptırmaları da karlı değil. Buna rağmen yazar adaylarına bu hizmetlerin hepsini verdiğini söyleyen kişilere rastlıyoruz.
Siz kendinizi bir yazar menajeri olarak görüyor musunuz?
Ben bir yazar menajeri sayılmam, daha çok kendimi yayın danışmanı olarak tarif ediyorum. Her ne kadar tanıtım, pazarlama, yayın sözleşmeleri gibi konularda çalıştığım yazarları yönlendirsem de fiili olarak bir yazarın satış, pazarlama işlerini takip etmiyorum.
Peki, siz kitap yazma sürecinin hangi anında devreye giriyorsunuz? Kitap dosyası tamamlandıktan sonra mı? Yoksa yazım sürecinin başından itibaren mi?
Her ikisi de. Bazen yazar adayları sadece bir kitap fikriyle bana geliyor. Önce yazarın beklentilerini, kitap yazmaktaki amacını sorguluyoruz. Bir kitabı yazarken yazarın topluma iletmek istediği mesaj kadar okurun buna talep gösterip göstermediği, dolayısıyla bir yayınevi için cazibesi de önemli. Tabii bu bir kurumun bilgilendirme kitabı, prestij kitabı da olabilir. Bu tür doneleri baştan çalışmak yazara veya kitap yaptıran kurumlara ciddi anlamda zaman kazandırıyor ve maliyetlerini düşürüyor, eserin niteliği de yükseliyor.
Yazarın kariyerinde kitap nereye oturacak, kitapta hangi bilgilere yer verilecek, hangi okura seslenecek gibi pek çok mevzuyu baştan çalışıyoruz. Tasarım odaklı bir yaklaşımla kitabın formatına, türüne karar veriyoruz. Araştırma süreci buna uygun yapılıyor. Bu bahsettiğim süreç kurgu dışı kitaplar için geçerli…
Kitabı bitirdikten sonra veya 30-40 sayfa yazıp bir yerde tıkandığını hisseden, ilk taslağı bitirip gelen yazarlarımız da var. Kurgu tarafında ise tamamen farklı bir sistematik işliyor. Orada karakterlerin oluşturulmasından olay örgüsüne, yazarın üslubundan kurguya kadar tüm kitabı denetliyor ve hatasız olması için her şeyi yapıyoruz.
Yazarla, yayınevinin arasında birinin daha olması, yayınevi açısından nasıl algılanıyor? Olumlu ya da olumsuz tepkiler çektiniz mi?
Bir editörün bir yayınevine dosyayı göndermesi olumlu algılanıyor. Artık yayınevlerini tanıdığım için veya onlar beni tanıdığı için bir yazar başvurduğunda dosyalarına bakılmazken veya yazarlar 6 ay-1 yıl bekletilirken, editörden gelen kitap dosyalarına öncelik tanıyorlar. Çünkü yayınevine gelmeden önce editör elinden geçen metinlerin daha nitelikli ve eksiksiz olacağını biliyorlar.
Yazar menajerlerinin ise pek sevilmediğini duyuyorum. Menajerler yayınevleriyle telif pazarlığı yapıyor ya da daha fazla telif veren yayınevine yazarı götürüyor. Bu da yayınevlerinin pek hoşuna gitmiyor tabii!
Ülkemizde büyük sorunlarla devam eden yayıncılık sektöründe, editörlerin dayanışma içinde olması için sarf ettiğiniz çabayı takdir ediyoruz. Yaptığınız çalışmalarla editörlüğün öneminin kavranması, belli standartlar geliştirilmesine yönelik verdiğiniz uğraşlar sonuçlarını vermiş gibi görünüyor. Sizce editörlüğün en stresli yönü nedir?
Çok teşekkürler, elimden geldiğince bu mesleği hiç bilmeyenlere anlatmaya çalışıyorum. Çünkü bağımsız editörlerle çalışacak olan yazarlar, editörden ne beklemesi gerektiğini, sürecin nasıl işleyeceğini ilk başta bilmiyor. Editör adaylarının zihninde bu meslekle ilgili pek çok soru oluşuyor. Üniversitede hangi bölümde okumalıyım, ne yaparsam kendimi geliştirebilirim gibi… Eskiden editörler usta-çırak ilişkisiyle yetişirdi. Şimdi kimsenin kimseye bir şey öğretebileceği zaman kalmadı. Editörlükle ilgili bu tür bilgi boşluklarını doldurmaya çalışıyorum. Ayrıca Bağımsız Editörler Platformu adı altında bir yazışma grubumuz var. Burada mesleki konularda birbirimize danışabiliyor, eğitim toplantıları düzenliyor ve birbirimize iş pas edebiliyoruz.
Benim açımdan işin stresli yönü hammaliye kısmı. Bir metnin yazılmasında dikkat etmemiz gereken çok parametre var, hepsini kontrol etmek biz editörleri çok yavaşlatıyor.
Bunun haricinde mesleğin niteliğinin anlaşılamaması, bu nedenle ve ülkenin koşullarından kaynaklı ücretlerin düşük olması, asosyal bir iş olması, sektöre girmenin zorluğu, mesleki standartların oturmaması gibi daha pek çok şey sayabilirim. Gene de işini aşkla yapan editörler tüm olumsuzluklara rağmen bu işten büyük haz alıyor.
Kitabınız “Yaratıcı Yazarlık Defteri”, yazar adayları için önemli bir kaynak olmakla beraber, bu alanda yol almak isteyenlere pek çok farkındalık sağladı. Size göre, bir yazarın, dosyasını yayınevine teslim etmeden önce en çok nelere dikkat etmesi gerekir? Yayıneviyle olan ilk görüşmede bize önerebileceğiniz püf noktalar var mı?
Kitabım yazar adaylarına yazma alışkanlığı kazandırmayı ve yaratıcılık egzersizi yaptırmayı amaçlıyor. Yapmaya çalıştığım şeyin anlaşılması beni çok mutlu etti.
Yazar adaylarına tavsiyem yayınevleriyle temas kurarken, kendilerini tanıtan 5-6 paragraflık bir özgeçmişi, sosyal medya linklerini, kitabın minik bir özetini, iletişim bilgileri ve kitap dosyasıyla birlikte göndermeleri…
Editörlük, yayıncılık, kitap yazmak ve tanıtmakla gibi konularda daha detaylı bilgilere web sitemden, YouTube kanalımdan veya sosyal medya hesaplarımdan ulaşabilirler.
Mürsel Çavuş’a buralardan ulaşabilirsiniz;
www.murselcavus.com
https://www.youtube.com/c/murselcavus
https://twitter.com/MurselCavus
https://www.facebook.com/murselcavussezen
https://www.linkedin.com/in/m%C3%BCrsel-%C3%A7avu%C5%9F-4b509834/
https://www.amazon.com/Creative-Writing-Notebook-Closer-Becoming/dp/1718939868https://yitikulkeyayinlari.com/urun/yaratici-yazarlik-defteri/
https://www.instagram.com/murselcavus/
Geliştirici Editör – Yazar Mürsel Çavuş’a kıymetli bilgi ve tecrübelerini bizimle paylaştığı için çok teşekkür ederiz. Kaleminizin hiç susmaması dileğiyle…
Röportaj: Duygu Değirmenci