Merhaba Özlem hoş geldin. Yeni başladığımız Taze Kitap & Yeni Yazar Söyleşileri’nde ilk konuğumuz olmayı kabul ettiğin için çok teşekkür ederiz. Öncelikle seni tanımak isteyen okurların için Özlem Barlok kimdir? Gündelik hayatında neler yapar?

Merhaba. İlk konuk olma onurunu verdiğiniz için ben de size teşekkür ederim. İstanbul Hukuk mezunuyum, serbest avukatlık yapıyorum. İki oğlumla sakin ve mutlu bir hayat sürüyorum. Oldukça enerjik bir yapım olduğundan sürekli hareket halindeyim. Davalarım, yazılarım, müzik çalışmalarım, dostlarım ve çocuklarımla örülü bir yaşamım var. Çok gülerim, çevremdekileri de güldürürüm.

Okurluktan yazarlığa geçişin nasıl oldu? Kitap yazma fikri nasıl ortaya çıktı?

Yazar bir babaanne ve dedenin torunuyum. Çocukluğumdan beri sürekli yazıyorum. Artık kitap yazmaya karar verdiğimde konunun uzmanı okul arayışına girdim. Erbulak Evi Yazarlık Okulu’na kayıt olarak üç yıl boyunca çok değerli hocalardan dersler aldım ve mezun oldum. İki kolektif kitapta öykülerimin yayımlanmasının ardından 2021 Haziran başında ilk öykü kitabım satışa çıktı. Amacım kara mizah öykü kitapları yazmaya devam etmek. Gülmeyi ve güldürmeyi, aslında pek de komik olmayan konular üzerinden yapmayı seviyorum. Sürpriz sonlu öyküler yazıyorum.

Hayat Baydıysa Seni Böyle Alayım tüm raflarda karşımıza çıkıyor. Biz okuduk ve çok sevdik. Eminim sen de çok severek yazdın. Peki, kitabın şu an karşında oturuyor olsa ona ne söylemek isterdin?

Kitabı evimin salonunda yazdım. Genellikle yazarken kendimi kahkahalar içinde koltuktan koltuğa atarken buldum. Ben çok eğlendim, okurlarımdan gelen geri bildirimlerde onların da çok eğlendiği yönünde olunca çok mutlu oldum. Kitabım karşımda oturuyor olsa ona ne söylemek istediğim sorusu beni gülümsetti. Sorunun cevabını kitabımın on yedinci öyküsünde bulmak mümkün. Öykülerimin hepsi sürpriz sonlu olduğu gibi, on yedinci öykü de kitabın sürprizi olduğundan mutlaka en son okunması gerekiyor.

Kitabında toplam on yedi öykü var her biri birbirinden akıcı ve güzel anlatımlı. Hepsinin ortak noktası da hayatla dalga geçmen. Tüm dünya zor zamanlar geçirirken kitaptaki eğlenceli anlatımın okuyucuya yaşamda bir nefes molası gibi. Hayat Baydıysa Seni Böyle Alayım nasıl ortaya çıktı?

Açıkçası hayatla dalga geçtiğimin farkında değildim. Ama bunu çok fazla duymaya başladım. Demek ki öyle yapmışım. Kitabın nasıl ortaya çıktığına gelince, herkesin başına gelen gündelik hayattaki olayları çevreme anlatma tarzımın sevilmesi yüzünden diyebilirim. O kadar gülüyorlardı ki, anlatımlarımdaki bu tadı kitaba yansıtmalıyım diye düşündüm. Kara mizah öyküler yazmanın kendimi en iyi ifade yolu olacağına karar verdim. Bu nedenle kendim nasılsam kitap da tamamen odur. Beni tanıyanlar kitabımı okuduklarında adeta sesimi duyduklarını, her zamanki komik öykülerimi anlatıyormuşum gibi hissettiklerini söylüyorlar. Pandemi zamanı herkes o kadar üzülüp sıkıldı ki, insanları biraz olsun bu kötü ruh halinden çıkarıp kendi dünyamda soluklatmak istedim. Hayatın baydığı insanları rengarenk bir karnavala çağırdım.

Çekyat öykünde avukat karakteriyle, Bağ Bozumu’nda Manisa köylerinde, Kuaförde ve Diyet Günlüğü’nde ise bizzat senin sesini duyuyoruz adeta. Bu öyküleri yazarken ilham kaynağın neydi?

İlham kaynağım her zaman “insan” ve “insana dair duygular” olmuştur. Hikayelerimde her gün karşılaştığımız alelade insanların yaşamlarından kesitler bulunur. Hemen hepsi durum öyküsüdür. Diyaloglar ön planda olup, skeç tadı vardır. Ve ben neye gülüyorsam tamamen bunlarla doludur. Hepsi senaryolaştırılmaya uygun öykülerdir. Yaşamın ta kendisidir.

Yazarlık atölyeleri hakkında neler düşünüyorsun? Katıldığın atölyeler yazmaya başladığın zamanla kitabın çıkışı arasındaki süreçte gelişimini nasıl etkiledi?

Bazı insanlar -ki bunlar genelde yazarlık atölyesine katılmamış ve kulaktan dolma bilgilerle eleştirmeyi tercih eden kişilerdir- yazarlık atölyelerinin gereksizliğini, yazmanın yetenek işi olduğunu ve atölyelerin insanı yazar yapamayacağını söyleyip dururlar. İnsanda salt yazma yeteneği olması, “yazar” olması ve edebi niteliği yüksek bir kitap yazması için yeterli değildir. Bu inançla eğitimini almadan kitap yazmaya kalkışmadım ve üç sene emek vererek kitap yazmaya hazırlandım. Büyük üstat Hakan Akdoğan’dan bilfiil üç sene ders almış olmanın bana ne kazandırdığıyla ilgili kitap yazılır. Erbulak Evi’ndeki tüm hocalarımdan öğrendiklerimle, okula ayak bastığım günle kitap yazmaya başladığım gün arasında bambaşka iki Özlem olduğunu söyleyebilirim. Hem onlarca okunması gereken eseri okutup, bunları derin okumayla değerlendirecek hale getirip, yoğun teknik ve pratik bilgiyle dağarcığımı dolduran ve sürekli yazdırarak beni ilerleten bu eğitimi anlatabilmenin kolay olmadığını düşünüyorum.

Hayat Baydıysa Seni Böyle Alayım hazırlık süreci nasıl işledi? Kapağını ilk ne zaman hayal ettin?

Kitap yazmaya başlamadan önce aldığım notlar vardı. Önce bunlar üzerinde çalıştım. Her öykünün konusunu belirledikten sonra sürpriz sonunu düşündüm ve adını koydum. Sonrasında öyküyü yazdım. Her hafta bir öyküyü bitirerek Hakan Akdoğan hocamla zoom üzerinden birlikte okuyup değerlendirdik. Kitabı yaklaşık beş ayda bitirdim. Kitap tamamen bittikten sonra kapak hakkında düşünmeye başladım. Açılmış bir kapının ardından hikayelerimdeki bazı objelerin rengarenk görselleriyle ve insanları kendi eğlenceli dünyasına davet eden bir kadın çizimiyle kitaba yakışan bir kapak ortaya çıktı. Kitabımın kapağını yayınevim kendi tasarımcısına benim tarifim üzerine yaptırdı.

 

Örnek aldığın yazarlar kim? Türk yazarlar içerisinde bu kişinin eserleri beni yazar olmak için çok motive etti diyebileceğin bir yazar var mı?

Çok sevdiğim, ilham aldığım, kitaplarından çok şey öğrendiğim o kadar çok yazar var ki. Hakan Akdoğan hocam bunların başında gelir. Fakat örnek aldığım yazar dendiğinde bir kişiden bahsetmek yerinde olur. O da Aziz Nesin.

“EN SON…” KÖŞESİ

Hangi oyunu izledin? 

En son Şener Şen’in Zengin Mutfağı oyununu izledim.

Hangi filmi izledin?

Bohemian Rhapsody filmini sinemada izlemiştim. Tekrarını televizyondan izledim.

Hangi kitabı okudun? 

Hakan Akdoğan’ın İlişmek kitabını okudum.

Hangi albümü aldın/dinledin? 

John Lee Hooker And The Coast To Coast Blues Band’ in 1983 ve 1990 yıllarında Montreux Jazz Festivali’nde vermiş olduğu konserlerin kayıtlarını içeren albümü dinledim.

Son olarak, yazar olmak isteyenlere tavsiyelerin neler?

Hayallerinizin peşini bırakmayın. Nitelikli eserleri bol bol okuyun. “Kendinize ait bir oda” yaratıp sürekli yazın. Mümkünse yazarlık atölyelerine katılın. Türkçe dil bilgisi çalışın. Hayata dalın, sürekli gözlem yapın ve sosyal olun. Alacağınızı aldıktan sonra içinize dönün ve üretin. Belki de kendinizi bulursunuz. Kim bilir?

Sevgili Özlem Barlok’a keyifli sohbeti için çok teşekkür ederiz.

Kaleminiz hiç susmasın.

Röportaj: Deniz Çağlar

 

 

 

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir