Elim ayağım birbirine dolaşmıştı bu sabah. İşe yetişme çabasındaydım. Elimi yüzümü yıkayıp, açık kumral uzun ince telli saçlarımı birkaç tel tokayla tutturup; yüz kremimi yüzüme boca ettim. Bir yandan da
ÖYKÜ
Sapsarı bir boşluk… Uçuyorum… Çocukluğumdan beri uçmadığım geliyor aklıma, şaşırıyorum... Elim ayağım dolanıyor… Kanatsızım... Tutunamıyorum... Kalbim kulaklarımda gümbür gümbür… Düşüyorum... Her sabah, aynı kör edici sarartı. Ter içinde uyanıyorum. Gece
Yakışıklı, uzun boylu, civan erkek genç kızın dudaklarına öpücük kondurmak üzere uzanmıştı. Vuslata bir saniye kala kötü kalpli üvey anne çığlıklar atarak üzerlerine doğru koşturuyordu... Gülseren annesinin kulakları kanatan tiz
İkindi güneşinin coşturduğu orkideler görenleri kıskandıracak renklerdeydi. Yere kadar olan mutfak penceresinin kenarındaki basamağa inci kolye gibi dizilmişlerdi. Nur Hanım, gözü gibi bakıyordu onlara. “Vitamin mi veriyorsun?” diye soranlara “Sevgi”
Lise sonda hastalanmıştın. Uzun zaman okula gitmedin. Kendini iyi hissettiğin zaman aradan üç ay geçmişti. Tramvaya binmiş, bir durak daha ilerlemeden mide bulantın arttığı için inmek zorunda kalmış, birkaç metre
Ayağına birkaç numara büyük gelen siyah lastik çizmeleriyle çamura bata çıka koşuyordu Samet. Yağmur geceden beri bardaktan boşanırcasına yağmış, lakin bulutlar ağlamaktan yorgun düşmüş olacak ki son birkaç saattir sadece
Çantasından kırışmış not defterini çıkartıp yazmaya başladı, Bu dağlar ıssızlıklarıyla kaç ayıbı örter bilir misin? Sincapların, alaca geyiklerin vatanıdır buraları. Sevgisizliği, kini de hapsederler mi içlerine? Uzun kıvrımlı patikalarında kaç
Birazdan içeri gireceğim. Yıllar sonra, bir mahkeme salonunda karşılaşacağız bumbuz. Kabullenememişliğimizle bakacağız birbirimize, senden olmamış, iki yabancı gibi. Hâkim geçen celse “Müddeinin iddiası için, çağrılsın,” dediğinde avukatının o biçare yüzü
Alkışlar, çığlıklar koparken kırmızı halıda ilerliyordu. İnce topuklarıyla elbisesinin eteklerine basmadan önündeki geniş basamaklara ulaşmaya odaklanmıştı. “Keşke siyah mini elbisemle babetlerimi giyseydim. Hakan televizyonda izliyor mudur şimdi? Belki de çoktan
Otobüsün camına düşen yağmur damlaları bir yol buluyor, süzülüyor. Cama hohluyorum, ismimi yazıyorum siliyorum. Geride kalan ağaçları sayıyorum, günlerdir kaybettiğim uykum gelmiyor. İlk molada sigara içenlerin üstüne sinen bütün kokuyu
Daha fazla