Deniz Çağlar
Uyuyamıyordum ya da hep uyukluyordum. Farkını hissedemeyecek halde olduğum günlerdeydim. Saat, gün ayrımını yitirip bulduğum her yere kıvrıldığım günler. Yumuşacık kaz tüyü yatak bana yılanlı kâbuslar hediye ediyordu. Doktorlar mevsimsel değişiklik deyip, melatonin veriyorlardı. Çaresizdim, denedim. İlaçlı uykular
“Başladı mı, başladı mı?”, mutfaktan koşarak gelip tekli koltuğuna oturmuştu Aysel. Patlamış mısır dolu kâseyi kucağına koydu. “Yağmur, gel kızım hadi abin çıkacak. Bağla şu joystickleri.” Ahmet’in online toplantısı yeni bitmişti. Bütün gün bilgisayarın karşısında
İzmir’e geldiğim gün seni katiyen göremezdim. Kordon’da uzun uzun yürüdüm, konuşacaklarımızı toparladım kafamda. Sorabileceğin tüm sorular için cevap olasılıklarını hesapladım. Gideceğimiz yeri, masayı, hangi sandalyede oturacağını düşündüm. Emin olmak için girdim bir lokantaya. Garsonun “Henüz servis
Duygu üzerine pembe pijamalarını çekmiş, elinde şarap kadehi ve bir rulo tuvalet kâğıdı eşliğinde Yıldız Tilbe şarkıları söyleyip ağlıyordu. Şarkı aralarına sıkıştırdığı “Allah seni kahretsin, geber Emir”, “her gün beni
Bir varmış, bir yokmuş. Uzak ülkelerin birinde büyük bilge Don Dantelyus yaşarmış. Büyük bilgenin evinin önünde insanlar akıl danışmak için kuyruk olurmuş. Don Dantelyus gelenlerin hepsinin dertlileri sırayla dinler, “hım,
İçimde bir orman var, sarmaşıkların ağaçları ölçüsüz sevdiği, İçimde bir orman var, kelebeğin çiçeğe konarken yaprağın kımıldamadığı… Bu sözlerle uyandım. Gözlerimi açtım, tavan düz beyaz. Sırt üstü yatmak huyum değildir.
“O-tuz do-kuz ku-po-na za-man ma-ki-ne-si. Zaman makinesi mi? Ömer lan baksana!” 1988 yılı Kasım ayı olması lazım, okumayı yeni söktüğüm zamanlardı. Gazetelerin birinde bu başlığı gördüğümde aklımı yitirmiştim. Haberin detaylarını
“Sen kimsin? Adın ne?” “Maran Yılmaz komutanım.” “Maran mı? Kim koymuş adını?” “Komutanım rahmetli babam hep bir oğlu olsun istemiş. Yedi ablamdan sonra annemin erkek doğuracam diye gitmediği hoca, türbe
Meral Şakirini düşünürken dalıp gitmiş, Pakize’nin dediklerini duymamıştı. Pakize devam ediyordu. “Geçen sabah gönlüm bulanıyo anne, gece üstümü açmışım dedi ama inanmadım abla. Bu kız kiminle fingirder şuncacık avlunun içinde?”
Daha fazla