Okuduğumuz kitapların bizde bıraktığı etkiler yadsınamaz. Bu etkilerden en önemlisi de hem yazma hevesi olanlar için tetikleyici olması hem de ‘Yeni bir şey yaratabilir miyim?’ sorusunun yarattığı heyecan. Peki yazmaya nereden başlamak lazım. İşte kitap yazmak isteyenler için derlediğimiz püf noktaları;

Meseleniz ne?

Yazmak, geçici bir hevesle yapılabilecek bir şey değil. Anlatmak istediğiniz bir derdiniz olmalı. Bu, yaşadığımız düzene ve sistemin bize dayattıklarına ayak uyduramamak olabilir, insan ilişkileri olabilir, ölümün bilinmezliği ya da çatışmaya sebep olan kültür farklılıkları olabilir. Sizin içinizde kalan, kurtulmak istediğiniz anılar ya da düşünceler olabilir. Kendinize sorun. Benim meselem ne?

Birden fazlaysa listeleyin. Aynı metnin içine birden çok konuyu sıkıştırmaya çalışmayın. Hepsi için ayrı bir metin yazın. Böylece kurgunuz ya da içinizi döktüğünüz metin konudan konuya atlamayacak ve daha tutarlı olacaktır.

Acele Etmeyin.

Anlatmak istediğiniz şeyi bulduysanız şimdi sıra olay örgüsünü çıkarmakta. Bu uzun bir yolculuk. Karakterler yaratmak, onları bir siluete büründürmek, ana karakteri ve onun etrafında şekillenen olayları kurgulamak, diyaloglar, hareket edecekleri mekanları belirlemek, hayalinizde canlandırmak ve bunları yazıya dökmek sabır ve adanmışlık gerektiren bir iş.

Anlatmak istediğiniz şeyin karşılık bulması, yarattığınız karakterlerin gerçek hayattan kopuk olmamasıyla doğru orantılıdır. Çünkü insanı, insana anlatıyorsunuz ve bildik bir karakter, romanınızı ilgi çekici kılacaktır. Hayatın olağan akışına uymayan her şey kafa karışıklığı yaratır.

‘Bir cadıyı anlatıyorum. Bu nasıl gerçek olabilir?’ diye sorabilirsiniz. Anlatmak istediğimiz, insanın temel özelliklerinden uzaklaşmamanız. Şöyle ki; bir cadı da beraber yol aldığı bir karakterin ölümüne üzülebilir ya da belli bir olay karşısında şaşkınlığa uğrayabilir. Çaresiz kalabilir ve zaman zaman haksızlıklarla karşılaşabilir. Karakterinizin gerçek üstü güçleri olsa bile, temeli gerçeğe ve insana dayandırmanız daha sağlam bir yapı oluşturacaktır.

Araştırma Yapın. Bol Bol Not Alın.

Roman yazmak için bir konu belirlediniz, fakat sürekli düşünme eylemi içinde olacağınız bir süreç ile karşı karşıya olduğunuzun farkına varmalısınız. Çünkü yaratmak, ‘Yazdım oldu,’ diyebileceğiniz bir kavram değil. Sürekli ama sürekli okumalı ve araştırmalısınız. İzlediğiniz bir dizi ya da filmde, yazmakta olduğunuz hikayeyle ilgili bir bilgi kırıntısı ya da karakterlerden herhangi birine oturacağını düşündüğünüz bir diyalog yakaladığınızda, üşenmeden ve unutmadan bir kenara yazmalısınız.

Düşünceler uçuşur, yakalayın.

Bir an aklınıza kurgunuzun ilerleyen kısımlarıyla ilgili çok parlak bir fikir geldiğinde “sonra yazarım,” diye düşünerek notunuzu almazsanız çok büyük ihtimal birkaç saate onu unutacaksınızdır. Not almayı asla ihmal etmeyin. Yazdığınız konuda araştırma yapmak ise size sonsuz kapılar açacaktır.

 

Karakterlerin İpleri Eline Almasına Müsaade Edin.

Yazarken kafanızdaki düşünceler değişecektir. Hatta karakterler bir süre sonra kendiliğinden size yön vermeye başlayacak ve çoğu zaman yaptığınız planlamayı bozacaklardır. Bu durumdan çekinmeyin ve umutsuzluğa düşmeyin. Bırakın gitsinler, belki de onların da size anlatmak istedikleri vardır. Bir süre sonra kendi planlamanıza sadık kalacak şekilde yazdıklarınızı harmanlayabilirsiniz. Bu eğlenceli fakat zaman zaman yaratılan karakterle, yazarın arasında çatışma çıkaran bir süreçtir. Anlatmak istediğiniz meseleden uzaklaşmamaya dikkat edin.

Gözlem Yapın, Her şeyi Dinleyin.

Gözlem yapmak da bir nevi araştırmadır. İster ütopya olsun, ister distopya, yazacağınız her şey, insanlarla çevrili olacak. Bu sebeple gözlem yapmak, sizi beslediği kadar romanınız için de çok önemli. Gözlem yapmaktan kasıt sadece insanın hareketleri değil. Bir insanın yaşamında onu bütünüyle var eden şeyleri, başkalarının dikkatini çekmeyen mimikleri, beden dilini görmek.

Örnek vermek gerekirse; çocuğu üniversiteyi kazanmış olan bir çiftin, çocuklarını okuyacağı şehre yolcu ederken içlerinde yaşadıkları gururu ve ayrılıyor olmanın yarattığı burukluğu, o burukluğu dışa vurduğu hareketleri izleyebilmek. (Ağlamamak için dudaklarını ısırırken kızına tebessüm ederek el sallayan bir anne düşünelim. Ya da durmadan bıyıklarını düzelten, göz göze gelmemeye çalışan, ara ara kızının sırtına dokunarak, ben arkandayım mesajı veren bir baba…)

Dinlemek ise üretim sürecinin vazgeçilmez bir parçası. İnsanlar, hayatları boyunca birçok olay ile karşılaşır ve bu olaylar onları farklılaştırır. Birçok insan farklı hikayelerle bir zenginlik oluşturur. Bir yazar için bu zenginliği dinlemek, ona hem çeşitlilik hem de müthiş bir merak kazandırır.

Fakat dinlemek derken anlatmak istediğimiz sadece bu değil. Bir yazarın, kafasında kurduğu dünyayı keşfetmek için en çok seslere ihtiyacı vardır. Yarattığınız karakterin jargonu, üslubu, yaşadığı çevrede olup bitenler hep bu dinlendiklerinizden çıkıp hikayenizin içinde kendine yer bulacaktır. İnsan ve hayvan seslerini, otomobilden çıkan egzoz gürültüsünü, kapının önünden geçen eskiciyi, vapurda rastladığını işportacıyı ve dahası… aklınıza geliyorsa her şeyi dinleyin. Bu size, bambaşka kapılar açacaktır.

İşte bu, farkındalıklı görme ve dinleme hali yazma uğraşı için önemli bir nokta. Detaylar ve betimlemeler bir yazarın en kuvvetli silahıdır.

 Düzenli bir şekilde yazın.

Bir işi düzenli yapmak ve bir rutine oturtmak, o işi hem süresinde, hem de hakkını vererek yapmanıza olanak sağlar. Kitap yazmak, daha doğrusu üretim yapmak da aynı şekilde disiplinli yapılan bir iş. Yarattığınız ya da yaratacağınız bir dünyadan kopuk şekilde kitabınızı tamamlayamazsınız. Bu yüzden düzenli bir şekilde yazmaya, her gün mümkün olduğunca aynı saat ve günde kendinizi masa başına oturtmaya alıştırmalısınız. Aklınıza hiçbir şey gelmiyor olsa bile o masaya oturmalı, gerekiyorsa elinize kalemi alıp “aklıma hiçbir şey gelmiyor” yazmaya başlamalısınız. Kalem bir süre sonra yazmaya, kelimeler kendiliğinden akmaya başlayacaktır. Yeter ki sabırla ve disiplinli bir şekilde yazmaya devam edin.

Taslaklar Çıkartın.

İlk oturuşta mükemmel karakterler, cümleler, olaylar yaratamazsınız. Bu sizi yıldırmamalı. Aksine bunun için daha planlı hareket edecek bir yol izlemelisiniz. Taslak çıkartarak çalışmak bu işin olmazsa olmazı. Mümkünse ilk iki taslağı kimseyle paylaşmayın ve akıtabildiğiniz ne varsa akıtın. Bir süre sonra elinizdeki malzemeler size yol gösterecek ve öykünüze yön verecektir.

Şimdilerde okuduğumuz, kitapları yok satan tüm usta yazarlar, o öyküleri ve romanları bir oturuşta yazmadı. Onlarca kez taslak çıkarıldı, üzerinden geçildi, değiştirildi, çalışıldı, bazı zamanlar yüzlerce sayfa çöpe atılıp baştan yazıldı. Bunu aklınızdan çıkarmayın ve pes etmeyin.

Yazıyla kalın… :)

Duygu Değirmenci

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir